İçime Sakladığım Boşluk

İÇİME SAKLADIĞIM BOŞLUK

19.01.2018- 17.02.2018

Yunan mitolojisine göre tanrıların tanrısı güçlü Zeus insanları başlangıçta dört başlı, dört kollu ve dört bacaklı olarak sırtlarından birbirine yapışık “Androjeni” şeklinde yaratmıştır. İnsan bu fiziksel özelliğiyle kendi kendini yönetebilen bir hal alıp, güçlenip, tanrılara başkaldırmaya başlayınca Zeus rahatsız olur ve insanları parlak şimşeğiyle sırtlarından ikiye böler. Ardından bölünen parçaları dünyanın farklı uçlarına savurur ki bütün bedenler hayatları boyunca ondan ayırılan diğer yarısını arasın. İnsan hayatı boyunca bir arayış içinde yönünü bulmaya ve kendini gerçekleştirmeye çalışır.
Bu insanı yaşam döngüsü içinde farklı ipuçları ve uyaranlarla karşılaştırarak tutkular yaratmasına ve peşinden sürüklenmesine sebep olur. Bu tutkular çoğu zaman insanı çaresiz hale getirir. Ulaşmak istenilene ulaşma arzusuyla yeni Zeus’lar yaratırız kendimize.
“İçime Sakladığım Boşluk” sergisi, insan doğasındaki anlam arayışlarının izinden, güncel ve tarihsel bir bakış açısı ile insanın ruh ve beden bütünlüğünü oluşturma mücadelesine odaklanır. Yaşamı anlamlandırma bir refleks olarak insanoğlunun yaratılışından bu yana hayatımızı şekillendirip tarihe ve bireysel yaşamımıza yön vermiştir. Sergi, en ilkel biçiminden, en güncel biçimlerine kadar bu arayış yolculuğuna odaklanır. Medeniyet kavramının oluşumuyla beraberinde getirdikleri, insanı benliğinden uzaklaştırıp farklı alanlara savurmuş ve insan iradesiyle yaratılmış hırs ve tutkular içine hapsetmiştir. Zamanla farklı ayrışmalar ve kutuplaşmaları da yol açarak dünyayı kendi arzuları ve çıkarları doğrultusunda şekillendiren insanoğlu kendi kendini parçalamış bölmüş ve ayrıştırmıştır. Günümüz de ise bu durum çığırından çıkmış her birey kendi dünyasının içine kendi krallığını kurmuş ve kanunlarını oluşturmaya başlamıştır. Sürekli değişen gündemler, mekânlar, kanunlar, yaşam alanları, teknoloji gibi parametrelerin içinde “anlam” değer kaybetmiş “Hırs” ve “Hedefler” hayatın merkezine konumlanmış, arayışlarımız somutlaşıp değerini yitirmiştir. Dahası oluşturulan bu düzen kendi ahlaki kurallarını, yasaklarını ve eşitsizliklerini doğurmuştur. Sistemin ortaya koyduğu kurallar yaşam düzenimizi, sunduğu doyumsuz hedeflerde yaşam amacımız haline gelmişken artık tüm bunlar olmadan yaşamı hayal dahi edemez haldeyiz. Kaybolan yarımız bizi bu karmaşanın içinde görebilir mi? ya da biz onu görebilir miyiz? Ya da söylemekten korktuğumuz, konuşamadığımız, içimize sakladığımız koca boşlukları bunlarla doldurabilir miyiz?

Sergide yer alan sanatçılar; Haydar Akdağ, Hüseyin Rüstemoğlu, İskender Onay, Melike Uçku, Müge Ceyhan, Sadık Arı, Seda Oğurtanı.