Çok Uzun Sürmüş Gece

ÇOK UZUN SÜRMÜŞ GECE

DOĞUKAN ÇİĞDEM

13.05.2019- 01.06.2019

Küratör | M. Wenda Koyuncu
Doğukan Çiğdem uzun süredir sosyal ve tarihsel katmanlarla ilgilenmekte. “Çok Uzun Sürmüş Gece” adlı imge serisinde; arkeolojik sahaları bir seferi gibi dolaşarak, gözlemler yapıp kayıtlarını tutarak bir tür sosyal arkhe’nin peşine düşmüştür. Çiğdem, geçmiş zamanı ele alırken Benjamin’in tarih telakkisine yakın düşünür. Şimdiki zamana ait sorunların aydınlatılamamış bir geçmiş’ten değil, karartılmış bir geçmiş’ten kaynaklandığını dillendirir. Sanatçı, çalışmalarında geçmiş’i, ardda kalanı, suskun bir hazne olarak telakki etmek yerine; şimdi’ye dair olanı, bir akışın içinde göstermeye çalışarak hayata karşı tutumumuzu belirleyen stratejik bir nokta olarak görür. İlk olanın, tarihin elini uzatabileceği yakınlıkta olanın, metafizik açıdan nereye bağladığımız, şimdi ve gelecek adına neyi arzu ettiğimizle yakından bağlantılı olduğunu düşünür.

Çiğdem, insan kümelerinin veya topluluklarının arkaik yaşam koşulları içinde bugüne taşınan kültürel kodlarını kendi sezgileri ile birleştiren imgeler üretir. Daha önce, Adem isimli sergisinde insan eylemi ile diğer varlıkların eylemlerini hiyerarşik olmayan bir bakışla ele alan sanatçı bu seride işleri biraz daha karmaşıklaştırır. Hiyerarşik yapıların tehlike sinyallerini haber verir. Semboller, göstergeler, sesin söze evrilmesi gibi nosyonlar üreten insanın, katmanlaşmaya başlayan toplumsallık içinde kendisiyle ve doğayla ilişkisini daha problematik hale getirmesindeki farklılığının işaretlerini görünür kılmaya çalışır.

Çiğdem’in imgeleri, tarımla hemhal olmaya ve yerleşikliğe meyil eden insanın, adına uygarlık denen uzun bir gecenin hazırlıkları gibi görünür. Yerleşiklik ve mülkiyet köleleşmeyi getirecektir nihayetinde. Bu durumu besleyecek argüman da her zaman metafizik aura’dır. Sanatçının fırçasına doladığı avcılık-toplayıcılık dönemi, bu sebeple, uzun sürecek karanlık bir gecenin şafağı olarak gözükür. Güncelde, örneğin, Göbekli Tepe üzerinde yaşanan yoğun tartışmalardan bazılarının sanatçının bu bakışını desteklediği söylenebilir. Göbekli Tepe aşkın bir metafizik
öznenin arzusuyla mı yoksa insan hayal gücünün veya yaratıcılığının seküler bir tezahürü olarak mı inşa edilmiştir? Çiğdem’in karikatür ve illüstrasyon tekniği arasında gidip gelen resimlerinde bu hatların keskinliğinden duyulan doğal bir şüphecilik söz konusudur. Tarihin henüz inşa edilmediği devirlerde insan ve diğer canlı topluluklarının zaman dışı akışını resmeden sanatçının uğraşı sanat tarihsel bir okumanın ötesine uzanır. Engin bir uzamın bağrında canlı hayatının sınır bilmez serbestliğini gösteren resimler, içi boş bir gelecek zaman kipine terbiyeli gözü aşağı düşürür. Benjamin’e göre gelecek ve geçmiş zamanı belirleyen şey: şimdiki zamanın içindeki hakim dildir (form, anlayış, anlam, simge veya kültürel habituslar). Doğukan Çiğdem, hegemon olan bütün bu anlatıların gün doğumuna götürür izleyiciyi. Emperyal bir estetik/ideolojik mirasın veya tarihin bağrında saklı kıyıcı ayağına işaret eder. Nihayetinde her toplumsal/tarihsel zemin kendi formlarını ve işaretlerini üretir. Keskin konturlar ve yoğun boya katmanlarıyla dışa vurumcu izler taşıyan çalışmalarda sanatçı, arkeolojik bulgulardan dönüştürdüğü figürleri formun temsil edici misyonunun sınırında bırakır.

“Çok Uzun Sürmüş Gece” sergisi Galeri Bu ile eşzamanlı olarak Kova Art Space / Ankara’da 22.12.2018 – 13.01.2019 tarihlerinde gerçekleşti.